12 Ağustos 2010 Perşembe

istanbul hikayeleri - ismail


Mutlu şeyler yazdığımda sevinecek insanları tanıdım uzun zamandır gidemediğim ama en sonunda gittiğim bir şehirde. Aslında hep ordaymışım sandım kendimi. Bir süreliğine uzak kalmış ve tekrar yuvama dönmüş gibi hissettim.

Bir insan var orda…zamanında ortalığı kasıp kavuran Kurt Cobain’in tek anlamlı cümlesine en çok yakıştığını düşündüğüm! “Olmadığım biri gibi görünmektense, kendim olduğum için nefret edilirim daha iyi”. Bu insan düşündüklerine gerçekten sıkı sıkıya bağlı! Onu yolundan çevirmeye çalışmadım hiçbir zaman ama bazen Uygar’ın da dediği gibi “Ismail! şuanda şu elimdeki bıçağı anlına saplamak istiyorum” dediğim zamanlarda oldu aslında. Umarsız oluşuna ama inandıklarını deli gibi savunmasına hep hayran kaldım. Bir insanın dünyaya kafa tutmasını gördüm onda ve adımın Erkan olduğunu bildiğim gibi yozlaştığına emin olduğum bu hayatın tam ortasında çokda karmaşık olmaya gerek yoktu aslında ve bunu ondan öğrendim. Hepimiz suretler ararız hayatımız boyunca; tam anlının ortasından beynini bize açmış yüzler ararız ve bir yazarında dediği gibi bu dünyada bir yüz bulmak çok zordur, gün gelir hepsini yakmak isteriz. İşte o yüzün farklı bir dil konuşması gerekir sizinle, ana dilinde ama farkı anlayın işte! ben o dili onunla konuştum, dinledim, anladım…Aklıma esip medeniyete siktir çekmek isterken onun yanımda olup duymasını isterim çünkü bazen en çirkin suçlara medeniyet maskesi takılır ya, işte bunu en güzel onunla konuşabilirim bunu anladım…

12.08.2010
IZMIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder