21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kriminal Raporum: 15.05.2012 - Saat 03:15



Kırık bir duvar saati var karsıdaki sokak lambasının altında. 4. katın parcalanmıs penceresinden yer cekimine inat kollarını açıp sokaga atlayanın sadece yerdeki ceset olmadigi cok açık. Evin kapısını hafiften aralık olarak buldum ve zorlama yoktu! Kapılar içerden açılıyorsa korkacaksın arkadaş..Hem açacaksın o kapıyı hem de korkacaksın. Korkacaksın çünkü meşru kılıyorsun girişleri dışardan zorlama olmadığı için, açacaksın çünkü hep beklenenler için açılır kapılar. Nereden girdik şimdi bu felsefik aforizmalara gece gece bunu da anlamadım şimdi. İki saat öncesine kadar dostlarla kafaları bulup gereksiz sanat çalışmaları yapıp sosyal medyada paylaşırken şimdi dünyanın yükünü çeken zemine suratını gömmüş bir adamın yanıbaşında, elimde ateşten sonraki en büyük buluş diye düşündüğüm alka seltzer’li su bardağımı tutup olaya odaklanmaya çalışırıyorum. Yolun ortasında yatan bir adam ve kulağımda Pain of Salvation’dan “Road Salt”, garip bir tesadüf... Sadece gözlerimle tıpki filmlerdeki gibi yaşanılanların kronolojisini çıkartıp flash back baloncuklarını patlatıyorum zihnimde. Anlayabiliyorum bir hayatı yaşanmışları ve yaşanacaklarıyla birlikte sonlandırmak isteyen insanın ruh halini. O ruh haline girmiş insanın, irmeğin içinden geçirdiği sadece kafasının olmadığını, ve anlayabiliyorum kendince yaptığı doğruların farkedilmeyişi sonucunda bunu yaptığını! ve ne büyük bir güçtür bu diye çok gece düşünmüşümdür. Güçtür! çünkü çok az insan “farkında olunmayışın” masasında hesabı tek başına öder. Kimiside fark yaratan birisi olmasada hesabı başkasına ödetmeyi çok iyi bilir. Asfaltla öpüşmesini uzun süredir devam ettiren yerdeki cesetin cebinden çok hesap ödendiğini anlamak için adamın biyografisini okumaya gerek yok. Tekrar evine çıksam iyi olacak! İlk farkettiğim şey ince “mi” si kopmuş bir akustik gitar. Çok fazla Glen Hansard çalmış olmanın kaçınılmaz sonu sol parmak uçlarındaki, ki bana göre müziğin insanoğlu üzerinde bıraktığı en güzel yaralardır, nasırlaşmış tel izleri ve nihayetinde kopmuş bir “mi” telidir. Bundan iki yıl önce “once” ı izlediğimde de ruh halimin çok sağlıklı olduğunu söylemem. Az buçuk bu patikayı ben de bilirim, biraz zordur. Zor olduğu için arkadaşlarımın olay yeri raporlarında adım “biraya ekmek bandıran adam” olarak çıkmıştı.


devamı gelecek...

1 Mayıs 2012 Salı

Zamansız...

Bir his vardır, ne adını koyabilirsin ne de onu düşünmekten alabilirsin kendini. Kabuk bağlamış yaranın etrafındaki tatli bir kaşıntı gibi seni kendine çeker ama bir umut gibi de zamansızdır gerçekleşmesi. Bazen kaybedersin o hissi fakat razısındır ömrün boyunca içinde yaşatmaya. Süresi belli olmayan ilişkiler yaşarsın şarkılarla, sonra sıkılıp bir kenara bırakırsın yenisinin getirdiği heyecanla. Uzun zamandır giymediğin ceketinin cebinden çıkan para gibi mutlu eder seni. Sonra yine hisler başlar; zamansız ve yersiz olurlar…


                                                                                                                        01.05.2012 İzmir