2 Ocak 2012 Pazartesi

Kendi Kiralık Katilim


Yüzmeye Jack Daniels kıyısından başladım 31.12.2011 akşamı. Yanımda can simidi olarak sadece kola vardı. Çok yavaş ilerliyordum tıpkı ıslak betonun üzerinden sessizce geçen salyangoz gibi. Kalabalığa aldırış etmiyordum ve kim kimin masasında diye sormadan yürüyordum insanların arasından. Sanki derin bir nefes almış ve suyun altından gidiyormuşum gibi sesler kesilmişti etrafta. Tek gördüğüm şey insanların gülen suratlarıydı. Birde minicik etekli ve uzun topuklu kızların alkolün etkisiyle zeminle French Kiss yapmalarıydı. Yağmur bir bardağın alabileceğinden çok daha büyük bir şeyin içinden boşalıyordu kesinlikle yeryüzüne. Ve aklımın ucundan geçmiyordu gece evime dönerken içine düşmem için hazırladığı gölet tuzaklarını. En değerli hazinesi bir bali torbası olan evsizler gibi sıkı sıkı tuttuğum küçük pet şişemin içindeki Jack&Cola dan küçük yudumlarla alkol takviyesi yapıyordum damarlarıma. Aklımda tek bir isim ve tek bir yüz vardı etrafımda onlarca ses olmasına rağmen. Donuk bir yüz ve üzerimdeki siyah deri ceketimle kiralık katil gibi yarıyordum kalabalığı. Kimse duymadan, kimse görmeden öldüreceğim kişiyi arıyordum kuduz bir köpek gibi. Kendimi arıyordum! Son bir yılın muhasebesine oturduğumda kendi kiralık katilliğimi yapacak kadar çok neden bulmuştum zaten ve karşılığında kendime ödediğim tek şey bir yudum daha alkol oldu ve başımı gökyüzüne kaldırıp yanaklarım üzerindeki damlacıkların hangilerinin gözyaşını olduğunu kamufle eden yağmur bulutlarına teşekkür ettim. O gece bir kişiye mesaj yolladım sadece ve karşılığında yazdığı gibi ben mutlu ettiğim için değil, mutlu edemediğim için mutsuzdum. Tarihime kazınan 2011 bitti artık. Kendimi öldürdüm bir gecede ve kendimden doğdum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder