Çok konuşmazsın ama çok yazarsın sen. Dilin damağına ve dişlerine değer ama sözler yerine kelimeler düşer beyaz sayfaya. Aslında aklının hiçbir köşesinde planlar yoktur ve hatta hep bir adım gerisinde kalırsın onun, hükümdarı için ölebilecek kadar sadık yaverler gibi onu beklersin. Anlatmaya çalışmazsın ve zaten anlatamazsın bazı şeyleri içinde büyüttüğün ve beslediğin şekliyle. Kendine yorulma diyeceksin ama yorulmaman mümkün değil, bunu anlayacaksın. Boş bir bardağı saatlerce tutarak mezara kadar gidebilecek misin? Evet, yeminler edersin kendine ama o bardağı artık koy yere diyen dostların olur. Bilirim, Ashram dinleyerek geçer gecelerin ve buzların içinde birbirini öptüğü bardaklara konuşup beynini alkolün ele geçirmesine izin verirsin. Sabah kalktığında aynı düşüncelerin yine filizlendiğini görürsün her bir hücrende. Bulunduğun evi, bulunduğun şehri ve hatta ülkeyi terk etmek geçer ara sıra kafandan ve buzlar yine öpüşür o günün gecesinde.
15.06.2011
Izmir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder