
Yürü dedi içindeki ses ve apartmanların dik kenarlarından keskince gözlerine inen güneş dün geceden içtiğin soğuk biraların şişirdiği bademciklerine ılık ılık dokunurken, sen kafanın içinde kavga eden düşüncelere “siktirin gidin artık?” dedin. Sabahları daha beterdin, gerçek ve rüya seni çöldeki kumların gece ve gündüz sıcaklığı arasındaki farktan dolayı mağruz kaldığı işkencenin aynısına tabi tutuyordu. Gözlerin kapalı mutlusun, gözlerin açık farkına varıp suskunsun. Saflık gerçekten bir anlam buldu mu iyilerin ruhunda diye sordun kendine, kulağında MŞŞ’den şarkı sözleri kuzey ışıkları gibi beyninde dalgalanırken. Yeni alınan defterin kapağa yapışık ilk sayfasına bir şey yazamadığın için üzüldüğün çocukluk zamanlarına geri dönmek istedin ama zamanın duvarları arkadan örüldüğü zaman bir daha yıkılamıyordu. Sen bunu kimi zaman gülerek kimi zamanda acı çekerek anladın bu şehirde. İnsanların halleri, bu şehrin sınırları sana dar geldi. Çekip gitmek istedin ama sadece bir arpa boyu yol gittin zihninde, kütlen sabit kaldı. Çok uzaklarda bir noktaya çakılı kaldı gözlerin ve alamadın o noktadan aklını. Yalnızlık gibi boyundan büyük işlere kalkıştığın günden beri başkalaştın. Yalnızlığın sınırlarını çizerken kafandaki sesler kıyılarına dik geldi o yüzden girintili çıkıntılı bir çizgi gibi bir gün aştın yalnızlığı, bir gün kocaman bir kaya gibi içine koydun. İnsanların halleri, bu şehrin darlığı üzerine üzerine geldi ve karanlıkta senin için kelimeler yazan melekleri ince bir yan süzüşle geçip gittin. Bir kez inansan yeterdi sana..
22.05.2011
İzmir