11 Temmuz 2010 Pazar

Babam!

Bende Giderdim Bilirsin, çocukken de asiydim. Bazen isyan bayrağını çekerdim sana. Beni kimse tutamazdı o zaman. Başımı alıp giderdim. Seni üzdüğümü bilirdim ama yinede arkama bakmadan çekip giderdim. İçimden seni ne kadar çok sevdiğimi kendime söyleye söyleye giderdim. Sonra sırtımı dayardım hani o senin gölgesinde rakı içtiğin ağaca. Hani o hayatın bütün sorunlarını bir kenara atıp bana güzellikleri anlattığın yerdeki. Bana dünyanın en güzel sesiyle oğlum dediğin yerdeki. Ben gittiğimde rüzgarlı olurdu hep hava ve dalgaların sırtındaki köpükler gibi ses çıkartırdı. Bense her dalgada kendime “;neden”; diye sorardım. Sen o esnada beni beklerdin sabırlı ve bir o kadar da gelip kollarına atılacağımı bilerek. Ben döndüğümde sen halen bekliyor olurdun. O gece birlikte uyurduk seninle. Hatırlarmısın hep aynı parçayı mırıldanmamı isterdin benden. Bir müddet sonra uyur kalırdın ben kolların arasındayken. Yani dünyanın en güvenli yerindeyken. Senin uyuduğunu sanıp kollarının arasından usulca sıyrılıp kaçardım ama sen bilirdin minik ayaklarımla ses çıkartmadan gittiğimi. Evet hep bilirdin gittiğimi. Ama ne olursa olsun beklerdin bir sonraki geceyi. Alışmıştım her sabah odamın kapısı önünde kahveni yudumlamana ve öksürmene. Bilirdim gitmek için hazırlandığını ve akşam geri döneceğini fakat yine de engel olamazdım içimdeki korkulara bir türlü. Sen varken ev dopdoluydu benim için, yokken ıssız. Evet giderdim çünkü isyan ederdim bazen sana. İsyanımı bilirdin sen ve anlardın aslında beni. Yokluğunda ne hale geldiğimi bilirdin. O yüzden arardın sabahları beni ve sesinle gerçek sabaha uyanırdım. Kalkar kalmaz annemin tüm engellemelerine rağmen tıpkı senin gibi şekersiz kahve içer, senin oturduğun koltuğa oturur ve senin yarım bıraktığın bulmacayı aklımca tamamlamaya çalışırdım. İçin için sen olmaya çalışırdım. Bilirsin! biraz asiydim. Sırf sen kal diye ben hep çekip gittim.Gittiğimi bil ve sen kal diye. Kuralı buydu ve böyle olmalıydı. Fakat o gün sen gittin! Bekledim, bekledim, ağacın altında yoktun, koltuğunda boştu. Bir fincan kahve vardı soğuk, annemle sabah yaptığın son konuşmandan arta kalan ve iki sigara izmariti ama sen yoktun. Gitmiştin tıpkı benim gibi. Hiçbir şey söylemeden. Çünkü ben senin oğlundum ve sende benim gibi asiydin!

Yokluğunun 9. yılında seni özlüyorum, bugün senin günün..

23.02.2006 Gaziemir / İZMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder